Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
dalgalı hareket eden
entübasyon laringeal maskesi
(birinin) gitmesi gerek
sweet words
olmayan şey
Geçmiş
Cümleler
"olmayan şey"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
olmayan şey
nonhappening
i.
"olmayan şey"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 163 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
mutfak eşyası gibi markette satılan ama yiyecek olmayan her bir şey
nonfood
i.
2
Genel
hayati önemi olmayan şey
nonessential
i.
3
Genel
mal niteliğinde olmayan şey
nonpossession
i.
4
Genel
hakikat olmayan şey
nontruth
i.
5
Genel
kimseye yar olmayan şey
white elephant
i.
6
Genel
sonu olmayan şey
blind-alley
i.
7
Genel
hoş olmayan/tatsız şey
beast
i.
8
Genel
sonu olmayan şey
blind alley
i.
9
Genel
(kısaca) sanat olmayan şey
nart [obsolete]
i.
10
Genel
kaygı konusu olmayan şey
nonconcern
i.
11
Genel
ilgi konusu olmayan şey
nonconcern
i.
12
Genel
bağımlı olmayan kimse veya şey
nondependent
i.
13
Genel
bankadaki fayda indirimlerine bağımlı olmayan kimse veya şey
nondependent
i.
14
Genel
doğru olmayan şey
nonfact
i.
15
Genel
kanıtlanabilir olmayan şey
nonfact
i.
16
Genel
etken olmayan şey
nonfactor
i.
17
Genel
besin olmayan şey
nonfood
i.
18
Genel
belirgin olmayan şey
nonobvious
i.
19
Genel
aşikar olmayan şey
nonobvious
i.
20
Genel
tepesi olmayan şey
torso
i.
21
Genel
(maddi olmayan bir şey) temel
underpinning
i.
22
Genel
kanıtlanması mümkün olmayan şey
unfact
i.
23
Genel
hoş olmayan şey
unpleasantry
i.
24
Genel
bilimsel olmayan şey
unscience
i.
25
Genel
birlikte olmayan şey
untogether
i.
26
Genel
doğru olmayan şey
untruism
i.
27
Genel
doğru olmayan şey
untruthfulness
i.
28
Genel
gerçek olmayan şey
make believe
i.
29
Genel
özü olmayan hayali şey
vapour [rare]
i.
30
Genel
kalıcılığı olmayan hayali şey
vapour [rare]
i.
31
Genel
tam olarak doğru olmayan şey
half-lie
i.
32
Genel
imitasyon olmayan şey
mccoy
i.
33
Genel
pek ilişkili olmayan bir grup şey
mob
i.
34
Genel
doğal olmayan şey
monster
i.
35
Genel
uygun olmayan şey
désagrément
i.
36
Genel
tipik olmayan şey
odd man out
i.
37
Genel
gizlisi saklısı olmayan şey
open book
i.
38
Genel
zorunlu olmayan şey
optional
i.
39
Genel
olgun olmayan şey
immaturity
i.
40
Genel
kişisel olmayan şey
impersonal
i.
41
Genel
şahsi olmayan şey
impersonal
i.
42
Genel
kişisel olmayan şey
impersonality
i.
43
Genel
şahsi olmayan şey
impersonality
i.
44
Genel
ağırlığı olmayan şey
imponderable
i.
45
Genel
mümkün olmayan şey
impossible
i.
46
Genel
pratik olmayan şey
impracticability
i.
47
Genel
pratik olmayan şey
impracticality
i.
48
Genel
olası olmayan şey
improbability
i.
49
Genel
uygun olmayan şey
impropriety
i.
50
Genel
uygun olmayan şey
infelicity
i.
51
Genel
içten olmayan şey
insincerity
i.
52
Genel
doğru olmayan şey
falsehood
i.
53
Genel
görüntüsü olup gerçekliği olmayan şey
fantom
i.
54
Genel
doğru olmayan şey
inaccuracy
i.
55
Genel
dakik olmayan şey
inaccuracy
i.
56
Genel
sahih olmayan şey
inaccuracy
i.
57
Genel
tam olmayan şey
inaccuracy
i.
58
Genel
ahenkli olmayan şey
incongruence
i.
59
Genel
maddi olmayan şey
incorporeal
i.
60
Genel
gerçek olmayan şey
fata morgana
i.
61
Genel
süslü püslü görünüp özünde değeri olmayan şey
geegaw
i.
62
Genel
anlaşılması mümkün olmayan şey
sealed book
i.
63
Genel
kalıcılığı olmayan şey
soap bubble
i.
64
Genel
bahse değer olmayan şey
such and such
i.
65
Genel
yok olmayan şey
survival
i.
66
Genel
doğru olmayan bir şey söylemek
missay
f.
67
Genel
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan
irreproachable
s.
68
Genel
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan
unreproachable
s.
69
Genel
aleyhinde söylenecek bir şey olmayan
faultless
s.
Phrasals
70
Öbek Fiiller
uygun olmayan zamanlarda araya bir şey sokmak
sound off (about something)
f.
71
Öbek Fiiller
(birine) doğru olmayan (bir şey) söylemek
feed (something) to (someone)
f.
Phrases
72
İfadeler
(bir şey) yapabilirliği olmayan
unsusceptible of (something)
s.
73
İfadeler
eşi benzeri olmayan bir şey/biri
he/she/it is something else
expr.
Proverb
74
Atasözü
zamanı belli olmayan şey hiçbir zaman yapılmaz
any time means no time
Colloquial
75
Konuşma Dili
hoş olmayan bir şey
the pits
i.
76
Konuşma Dili
bir yararı olmayan şey
no good
i.
77
Konuşma Dili
bir faydası olmayan şey
no good
i.
78
Konuşma Dili
bir değeri olmayan şey
no good
i.
79
Konuşma Dili
adil olmayan şey
horse pucky [us]
i.
80
Konuşma Dili
çekici/cazip gelen ama elle tutulur bir değeri olmayan şey
junk food
i.
81
Konuşma Dili
çekici/cazip gelen ama bir faydası olmayan şey
junk food
i.
82
Konuşma Dili
ciddi olmayan (bir şey/hastalık, kırgınlık)
a touch of (something)
i.
83
Konuşma Dili
karmaşık olmayan şey
light stuff
i.
84
Konuşma Dili
ciddi olmayan şey
light stuff
i.
85
Konuşma Dili
zerre kadar önemi olmayan (şey)
no-brow
s.
86
Konuşma Dili
üzerinde yasa dışı bir şey taşımayan/olmayan
clean
s.
87
Konuşma Dili
burada doğru olmayan bir şey var
something's not right here
expr.
88
Konuşma Dili
elle tutulur tarafı olmayan şey
dust and ashes
expr.
89
Konuşma Dili
eşi benzeri olmayan bir şey/biri
he/she/it is something else
expr.
90
Konuşma Dili
geri dönüşü olmayan bir şey yapmış
been and gone and done it
expr.
91
Konuşma Dili
telafisi olmayan bir şey yapmış
been and gone and done it
expr.
92
Konuşma Dili
(biri) geri dönüşü olmayan bir şey yaptı
now (someone) has gone and done it
expr.
Idioms
93
Deyim
ucuz da pahalı da olmayan şey
a good five-cent cigar
i.
94
Deyim
yenilir yutulur cinsten olmayan şey
a tough pill to swallow
i.
95
Deyim
göründüğü gibi olmayan kimse veya şey
a whited sepulcher
i.
96
Deyim
henüz ortada olmayan şey
gleam in (one's) eye
i.
97
Deyim
henüz kimsenin aklında bile olmayan şey
gleam in (one's) eye
i.
98
Deyim
henüz var olmayan şey
gleam in (one's) eye
i.
99
Deyim
ertelenmesi mümkün olmayan şey
ox-in-the-ditch
i.
100
Deyim
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka
a long stand
i.
101
Deyim
birini bir yere gönderip olmayan bir şey istetip uzunca bir süre orada boşuna beklemesini sağlayan şaka
a long weight
i.
102
Deyim
hoş olmayan ama kabul edilmesi gereken şey
a fact of life
i.
103
Deyim
zerre kadar yararı olmayan (şey)
a fat lot of good
i.
104
Deyim
gerçek olmayan şey
a potemkin village
i.
105
Deyim
eskisi kadar etkili olmayan kimse/şey
a spent force
i.
106
Deyim
(bir şey) hakkında deneyimi/bilgisi olmayan kimse
a stranger to (something)
i.
107
Deyim
gizlisi saklısı olmayan kimse/şey
(like an) open book
i.
108
Deyim
gizlisi saklısı olmayan kimse/şey
(like an) open book
i.
109
Deyim
ne yapacağı belli olmayan kimse/şey
an unknown quantity
i.
110
Deyim
defalarca anlatılmış ve artık bir şey ifade etmeyen/komik olmayan konu/şaka
an old chestnut
i.
111
Deyim
defalarca anlatılmış ve artık bir şey ifade etmeyen/komik olmayan konu/şaka
that old chestnut
i.
112
Deyim
güzel ama uzun ömürlü olmayan şey
bright shiny object
i.
113
Deyim
birinin araması söylenen ama aslında var olmayan bir şey
bucket of steam
i.
114
Deyim
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey
potemkin
i.
115
Deyim
hoş olmayan bir şey/durum
tears before bedtime
i.
116
Deyim
sahte olmayan kimse şey
the real simon pure [old-fashioned]
i.
117
Deyim
taklit olmayan kimse/şey
the real simon pure [old-fashioned]
i.
118
Deyim
konuyla ilgisi olmayan bir şey olmak
be beside the point
f.
119
Deyim
birinin iyiliğine olmayan bir şey yapmak
do somebody no favours
f.
120
Deyim
birinin iyiliğine olmayan bir şey yapmak
not do somebody any favours
f.
121
Deyim
başarılı olma şansı pek olmayan bir şey için uğraşmak
be fighting a losing battle
f.
122
Deyim
göründüğü kadar iyi olmayan bir şey satın almak
buy a lemon
f.
123
Deyim
güvenilirliği/önemi olmayan bir şey öne sürmek
grab at a straw
f.
124
Deyim
güvenilirliği/önemi olmayan bir şey öne sürmek
grab at straws
f.
125
Deyim
böbürlenecek bir şey olmayan/değil
not much to boast about
s.
126
Deyim
zorluğu/sıkıntısı olmayan şey
beer and skittles
s.
127
Deyim
(bir şey yapmak) zorunda olmayan
not supposed to
s.
128
Deyim
(bir şey) kadar kötü olmayan
little better than
zf.
129
Deyim
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
one can't get blood from a stone
expr.
130
Deyim
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
one can't get blood from a turnip
expr.
131
Deyim
üzerinde hiçbir şey olmayan
wearing a smile
expr.
132
Deyim
üzerinde hiçbir şey olmayan
wearing nothing but a smile
expr.
133
Deyim
eşi menendi olmayan (bir şey)
(something) in a million
expr.
134
Deyim
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
one can't get blood from a stone
expr.
135
Deyim
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
one can't get blood from a turnip
expr.
136
Deyim
eskisi gibi olmayan (bir şey)
(something) is not your dad's
expr.
137
Deyim
eskisi gibi olmayan (bir şey)
(something) is not your daddy's
expr.
138
Deyim
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatma
like showing a card trick to a dog
expr.
139
Deyim
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatmak
like showing a dog a card trick
expr.
Speaking
140
Konuşma
normal olmayan her şey
anything out of the norm
expr.
Insurance
141
Sigortacılık
sigorta olmayan şey
noninsurance
i.
Technical
142
Teknik
içinde hiçbir şey olmayan boşluk
vacuum
i.
Medical
143
Medikal
hastalık mikroplarını nakleden bir böcek veya organizma niteiğinde olmayan şey
nonvector
i.
Logic
144
Mantık
mevcut kümenin elemanı olmayan her şey
complement
i.
Linguistics
145
Dilbilim
adı olmayan bir şey için türetilmiş yeni sözcük
sniglet
i.
History
146
Tarih
gerçekleşmesi mümkün olmayan bir zamana tarihlenmiş şey
misdating
i.
Philosophy
147
Felsefe
(plato'ya göre) sınırsız, şekilsiz, hissedilemez, nispeten var olmayan fakat şekillendirilebilir şey
matter
i.
148
Felsefe
ahlaki iyinin doğal olmayan bir şey olduğunu öne süren bir teori
objectivism
i.
149
Felsefe
maddi olmayan şey
immateriality
i.
Archaic
150
Eski Kullanım
bahsedilen şey veya kişi olmayan
none
s.
151
Eski Kullanım
bir şey yapabilme yeteneği olmayan
unqualitied
s.
Slang
152
Argo
iğne ucu kadar değeri olmayan şey
a tinker's curse
i.
153
Argo
zerre kadar değeri olmayan şey
a tinker's curse
i.
154
Argo
en ufak bir değeri olmayan şey
a tinker's curse
i.
155
Argo
hiç mi hiç değeri olmayan şey
a tinker's curse
i.
156
Argo
beş kuruş değeri olmayan şey
a tinker's curse
i.
157
Argo
hoş olmayan şey
bummer
i.
158
Argo
hiç önemi olmayan bir şey
french-fried-fuck
i.
159
Argo
hoş olmayan şey
greldge
i.
160
Argo
hoş olmayan şey
gunk
i.
161
Argo
hoş olmayan kişi/şey
harsh toke
i.
162
Argo
iğne ucu kadar değeri olmayan şey
a tinker's damn
i.
163
Argo
zerre kadar değeri olmayan şey
a tinker's damn
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of olmayan şey
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy